Powered By Blogger

17 Aralık 2010 Cuma

YÖRÜNGE



Gökbilimde, bir gökcisminin bir diğerinin kütle çekimi etkisi altında izlediği yola yörünge adı verilir. Yalnızca bilimsel açıdan baktığımızda; çok basit bir olgudur yörünge ancak yalnızca dönülen bir yol değil, aynı zamanda mecburiyettir, kaderin ete kemiğe bürünmüş halidir.

Bir dolap beygiri olma halidir, dönmektir sonsuza kadar merkeze oturttuğumuz tüm değer ve yargılarına karşı sadakattir. Her gün işe ya da eve gitme mecburiyetidir. Küçücük dünyaya hapsolmaktır aynı zamanda, yaşadığın şehirde bile zamanının küçücük bir ofiste, sokakta veya evin birkaç odası içerisinde geçmesi kadar trajik olma halidir. Kentin başka mahalle ve yaşamlartına uzak ve kayıtsız kalabilme cahilliğidir.

Kendimize çizdiğimiz ve suçu sonradan koşullara, hayata attığımız bir yoldur yörünge. Aslında dönüp duran, küçücük bir dişliden ya da her gün bizi bir yerlere götürme çabasından başka amacı olmayan, bir otomobil lastiğinden daha da farklı olmayan bir açmaza girmektir.

Serbest piyasa ekonomisinin bize çizdiği ve bizim memnuniyetle kucağına atladığımız bir piyestir. Toprağında haftalarca bin bir emekle ekip yetiştirdiği ve tüccara çok ucuza sattığı buğdayının paketlenip nerdeyse on katına evine alınmak zorunda kalınması kadar acı bir gerçeklik halidir. Paranla rezil olmaktır ya da en bayağı anlamıyla arz talep eğrisinin hep bizden uzağa düşmesi talihsizliğidir.

Her fırlatışımızda bize dönen bir bumerangdır bazen. Aynı taşa takılıp düşmektir dönem dönem. Tarihten ders almamış toplumların alınyazısıdır. Ya da Gelişmiş ülkelerin motor teknolojileri yedi ileri bir geri üzerinde çalışırken, mehter marşında iki ileri bir geri, yürümek gibi bir şeydir. Az gelişmiş bir ülkenin yıllardır gelişmekte olan ülke yalanı ile uyutulması gibidir ki çok politiktir. Muasır medeniyetler seviyesine ulaşmaya çalışırken kıç üstü çakılıp düşülmesi gibi bir şeydir. Gerçeği inkâr etmektir yıllarca ve kısır döngünün içine sokmaktır tüm kendine inananları. İnsanlık tarihinin en büyük ikilemi gibi, tavuk mu yumurtadan çıkar yumurtamı tavuktan kadar çıkılmaza düşmektir.

Mitolojik anlamda, kendi kuyruğunu iyen yılandır.  Bazı yerlerde "hayat" ı temsil ettiği de söylenir. Anlamsal çevirisi olarak "nerde başladıysan orada bitecek." ya da "başlangıç ve son aynı noktadadır." Denebilir. Bir nevi bizde söylenen "topraktan geldik toprağa gideceğiz." i andırır hatta belki de sürekli aynı şeyi yapmaktır daha öncede dediğim gibi.

Dünyamızın da her gezegen gibi güneş çevresindeki esaretini ifade eden bir yörüngesi var. Yada doğanın en küçük yapı taşını oluşturan atomlar gibi. Elektronlar tıpkı dünyanın güneş çevresinde dönerken, aynı zamanda kendi çevresinde dönmesi gibi, atom çekirdeğinin çevresinde dönen parçacıklardır. Aynı, gezegenlerde olduğu gibi bu dönüş, bizim yörünge adını verdiğimiz yollarda, çok büyük bir düzen içinde ve hiç durmaksızın gerçekleşir.  Aslında, en büyüğün içinde dönüp duran, en küçüğün bak ‘’Bak aslında başını her gökyüzüne kaldırdığında, görmeye çalıştığın yanı başında duruyor’’ der gibi.


Ancak özellikle gezegenlerin yörüngesi bize tamda hayatımıza oturmamız gereken bir geçekliği çok iyi bir biçimde ifade etmektedir. Elips şeklinde olan yörüngemiz sayesinde Dünya Güneş’e bazen yaklaşırken bazı dönemlerde de uzaklaşmaktadır. Kanımca anlamamız gereken gerçek şudur. Eğer bir varlığın çevresine dönüp duracaksan ki dönmesen iyi olur. En azından dönem dönem ondan uzaklaş ki bir gün patlamayasın ve her şeye lanet okumayasın. Eğer birini seversen mesela, bazen ondan uzaklaş ki yıllarca süre bilsin bu sevgi. Özlemek te sevmenin ve gönül vermenin bir parçasıdır onu hatırla.

Bazen başını alıp gide bilmektir hayat, çemberden ve bu kahrolası döngüden savrulup gitmek. Yada yalnızca kısa süreli bir kaçış. Ancak çoğumuzun cesareti bir noktaya takılıp kalıyor. Ve sonunda şu koca gerçeği anlıyoruz. Motorlar çalışmaya devam etmeli, dişliler dönmeli ve hayat devam etmeli. Sahne neresi olursa olsun oyun sürmeli. Yada en şiirsel hali ile ‘’ya içindesindir çemberin yada en dışında yer alacaksın’’.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder