Powered By Blogger

16 Aralık 2010 Perşembe

DÜNYA'NIN KUPASI



Aslında futbol hiç de uzmanlık alanım sayılmaz ve bir insanın ya da yazan kişinin anlamadığı daldan başlaması da akıllıca bir davranış kabul edilmez. Ancak dünya kupasından bahsetmek yalnızca futboldan bahsetmek değil diye düşünüyorum zaten hatırı sayılır sayıda kişi de artık ne olursa olsun’’ Futbol artık yalnızca futbol değildir ‘’ diye bize katılıyor. Düşünsenize her yıl ya da her organizasyon da milyarlarca dolarlık reklâm ve forma gelirleri yayın ücretleri ve baş döndürücü boyutlarda transferler. Artık bunun adına futbol endrütrisi diyoruz. Bütün organizasyonların yanı sıra Dünya kupalarında farklı bir boyut giriyor işin içerisine milyar dolarlık turizm gelirleri ve ülkenin tüm dünya ya tanıtımı. Kolayına mı ülke olarak neredeyse Cumhuriyet kurulduğundan beri her spor/Futbol organizasyonuna aday ülke oluyoruz ve maalesef AB üyeliği adaylığımız gibi daimi adaylık olarak kalıyor listelerdeki yerimiz. Aslında bir elimiz geçse şu Dünya Kupası ya da Olimpiyatlar veya hiç olmazsa Avrupa Şampiyonası turizmden yeterli geliri elde edemezsek bile yarınlara bırakabileceğimiz adamakıllı spor tesislerimiz olurdu kupaların yüzü gözü hürmetine. Belki de şehrimize bir büyük takım gelir bir güzel akşam olurdu ya da tribünlerde karpuz çekirdeği dişleyip ara sıra da ‘’Antep’’ diye bağıranlar dışında taraftarlar görürdük. Vuvuzela da neymiş bizim zurnamız dile gelirdi bütün dünya halklarının dudaklarında.

            Yazının başında da ifade etiğim gibi futbol seyirciliği ya da yorumu bana göre bir iş değil ve yaşımın yolun yarısını bulduğu şu günlere hiç bu kadar maç seyretmemiştim. Nerdeyse işten kalan zaman dışında oturup tüm maçları izliyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum izleyin ey halk… Ben ki; her zaman, hayata seyirci olmayın, mutlaka bir rolünüz olsun, küçük bir rol de olsa çıkın oynayın, iyi ya da kötü pozisyona girin ama varsın gol olmasın derim yakın bulduklarıma ama bu sefer diyorum mutlaka izleyin Dünya’nın kupasını. Düşünsenize bu kadar renkli taraftarı, kültürü ve yaşamı nerede göreceksiniz bir daha. Her maç sanki o ülkeye gitmek gibi bir şey ve tüm karşılaşmaları izlemek dünyayı gezmekle eşdeğer. Bırakın o kokmuş birbirine benzeyen dizileri ve tartışma programlarını izlemeyi illa bir şey izleyecekseniz oturun da dünyayı izleyin. Herkesin yalnızca kendini ya da kendinden olanı sevdiği günümüz toplumunda hiç tanımadığınız ülkelerin takımlarını tutun mesela Kuzey Kore’yi tutun ya da Şili’yi. Hiçbir zaman tam olarak gelişemeyecek olan Gelişmekte olan ülkelerin takımlarını tutun ve Gelişmiş ülkelere attıkları hayatlarının ‘’Gollerinin izleyin. Bir takımın toplam değerinin karşı takımın bir futbolcusunun transfer değerinden daha düşük olduğu maçları izleyin mesela. Aslında yüreğinin yettiği yere kadar koşan, canla başla didinen ama bir türlü gol atamayıp bütün maç boyunca üstünlüğü korumasına rağmen tıpkı hayatta, ekonomide olduğu gibi kontra ataktan yediği bir beleş gol yüzünden yıkılan ülkeleri izleyin mesela. Rüyasında bile herhangi bir alanda yenemeyeceği ABD’yi sahadan silen Ganalı gençleri izleyin mesela. Ancak beni en çok etkileyen sahneler, dünyadaki birçok takımdan gelmiş futbol simsarlarına kendini ispatlamaya çalışan az gelişmiş ülke gençlerinin bireysel çabalarının takım oyununu önüne geçmesi olmuştur. Bunu da ayrıca belirteyim.

            Bütün bu bahsettiklerimi yerinde izlemek vardı ya, bütün o özlediğimiz Dünya birlikteliğini ama bir türlü gidemedim. Beş yıl önceki hedefim Güney Afrika da Dünya Kupası izlemekti. Ama olmadı umudum sürüyor Dört yıl sonra kupa Brezilya da yapılıyor. Futbolun gerçek sahasında bellimi olur belki gideriz ya da ne malum kentimizden bir otobüs kaldırırız deniz aşırı güney kıtaya ya da kısmetse küresel ısınmaya bağlı olarak Antebe deniz gelir o zamana kadar, vapur kaldırırız Şehreküstü Limanı’ndan. Yazımı sonlandırırken Bizi gururlandırdıkları için tüm Güney Amerika ülkelerine, enteresan lafları ve çıkışları için Maradona ya ve biz gidemesek de Afrika’yı bize getiren TRT’ye teşekkür ederim. Ayrıca tanıştığımıza memnun oldum sayın okur.     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder