Powered By Blogger

29 Aralık 2010 Çarşamba

GÖÇ..

Başkası olmak, başkasının topraklarında. Bir başka yönden baktığımızda özlem duymak sıla denen doğum yerine. İnsanoğlu göçebe bir varlık, doğamızda var, başka yerlerde olmak. Ama göç bir sabitten diğerine gitmek. Göç etmek ile göçebe olmak ayrı şeyler aslında.

Dünya nüfusu sürekli yer değiştiriyor, kırdan kente, kentten kente, geri kalmıştan gelişmekte olana, gelişmekte olandan gelişmişe azda olsa bu durumun tersleri. Tanrı bize baktığında bizim bir karınca ocağına baktığımızda gördüğümüz şeyi görüyordur muhtemelen. En belirgin neden ekonomik ya da en kolay sığınma biçimi. Bizim gibi yaşadığı yeri güzelleştiremeyen her toplum adımı hemen güzelleştirilmiş toplumlara ya da Allahın özenle yaratığı topraklara doğru atmakta ki buda bir toplumun başına gelecek en büyük yıkım. Aslında göçlerin en önemli nedenini aşağılık kompleksi olarak görmekteyim. Özellikle televizyon denen en yaygın iletişim canavarı bize başkalarını en şirin haliyle göstermekte ve genç dimağlarımız bu şirinliğin hayali ile yanıp tutuşmakta ve içinden her fırsatta bekle beni büyük şehir bir gün geleceğim teranesini büyük bir heyecanla fısıldamaktadır.

Sağ olsunlar devlet büyüklerimiz sayesinde aslında artık bütün köyler bir şehir edasında televizyon, uydu yayınları, internet ve hayatı kolaylaştıran tüm cihazlar emrimize amade. Ama birçoğumuza göre kırda yaşamak hala çok zor. Çünkü biz gelişmekte olan ülkenin taze soğanlarıyız artık. Alışveriş merkezlerine gitmeli, lüks mağazaların vitrinlerine bakmalı, trafik denen karmaşayı ve egzoz kokusunu tüm benliği ile hissetmeliyiz. Şehirde yaşamalıyız tarlalarımız boş kalsa da, ıssız kalmalı meralarımız et fiyatları zirveye tırmansa da.’’ Şehirde yaşamayana kız vermem’’ demeli. Yedi göbektir kırsalda yaşayan ebeveynlerimiz. Ve üç kuruşluk asgari ücret bile yetmeli bize gecekondu köşelerinde yaşarken. Hafta sonları köyden erzak göndermeli yaşlılar. Kısada olsa uğranmalı bazı zamanlar taze sütün, sebzenin meyvenin hatırına.

Yıl bin dokuz yüz elliler, hala toprak sorunu çözememiş bir ülke, binlerce topraksız insan ‘’ırgat’’ , köle ama yinede karın doyuyor. Birde bakıyorsunuz on binlerce traktör iniyor okyanusun öte yanından inen gemilerden. Traktör bereket, daha fazla ürün daha fazla arazi demek. Ama bir traktör, yüzlerce işsiz ve aç, açıkta kalmak da demek. O zaman sar sırtına yorgan döşeği atla trene ver elini taşı toprağı altın şehir. Dağıl, parçalan kaybol ama en azından karnın doysun. İşte sayın okur dünyanın birçok memleketindeki ortak acı. Modern derebeylikler hızla büyüyor bütün dünyada ve genişliyor tarım çiftlikleri ve tüm hızıyla devam ediyor göç, kente yada kentin yakınındaki modern köylere

Efendim birde savaşlar var iç ya da dış. Düşman bir başkası yada karşı komşu ne olursa olsun her yönü ile bir başka acı. Göçmek var savaş yüzünden mülteci olmak var sana yabancı topraklarda teller ile çevrilmiş kamplarda. İnsana en çok dokunan bu olsa gerek istemesek de yabancı, muhtaç. Bu gün dünyada yaklaşık on milyon insan mülteci kamplarında yaşıyor. Kapalı, tecrit, aç ve yoksul ama en çok da çocuk.

Diyarbakır’dan kalkan en fazla on beş kişinin binebileceği minibüse eşyalarda dâhil otuz kişinin binmesi ile başlar her yaz başlarında macera. Amaç para kazanmak amaç kışı geçirmek. Herkese bir iş düşer nasıl olsa. Çocuklar okulu mayıs ayında bırakmalı, nasıl olsa kasımda başlarlar. İstikamet Karadeniz de fındık, Çukurova da pamuk, Ege de tütün, Gemlik te zeytin. Dört bir yanında dört bir iklimin yaşandı cennet vatanımızda Allaha şükür ki iş çok. Zaten atalarımız da göçer değil mi. Varsın gidilen yerlerde insan muamelesi göstermesinler ya da çadırları köyün dışına, bataklığa, dere kenarına kurdursunlar, sinekte neymiş aç kalmanın karın ağrısı yanında. Göçmek lazım çünkü ekmek lazım bize cennet vatanımızda.

Sevgili yazarımız Orhan Kemal’e ayırdık bu haftaki yazar köşemizi, bu sayfadan o sayfaya derin bir şükran sunarak bitirmek istiyorum bu haftaki malum köşemizi. Sağ olasın Orhan ustamız bize göçü ve göçerleri tüm gerçekliği ile anlattığın için ve sağ olasınız bütün büyüklerimiz ısrarsala doğduğunuz toprakları terke etmediğiniz için koskoca köyde bütün yalnızlığınıza rağmen.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder